Türkiye’de kaba yem açığı yüzde 60’ın üzerinde

Türkiye’de kaba yem açığı yüzde 60’ın üzerinde

Türkiye’de kaba yem açığı yüzde 60’ın üzerinde

ürkiye’de kaba yem açığı yüzde 60’ın üzerinde
Türkiye’nin birkaç yıl önce et üretiminde darboğaza girmesiyle birlikte yetiştiriciliğin yaygınlaşması için çeşitli devlet destekleri ve teşvikler verilmeye başlandı. Bu destekleme süreciyle birlikte süt ve besi sığırcılığı işletme sayısında artış yaşandı.

 

 

Ancak, bu işletmelerin önemli bir kısmı arazi sahibi olmadığı için, kuru ot, silaj ve saman ihtiyacını dışarıdan tedarik etmek durumunda. Dolayısıyla kaba yem ticareti hızla gelişiyor. Ancak, yetersizlik kaba yem fiyatlarını arttırdı. Yonca kuru otunun kilogramı 80 kuruşa, fiğ kuru otunun fiyatı 65 kuruşa, mısır silajının tonu ise 280 TL'ye kadar yükseldi. Son dönemde saman ithal edildiğinin açıklanmasıyla birlikte durum bu kadar vahim mi? Hayvanlar aç mı kalacak? soruları akıllarda belirdi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin ile bu konu üzerine konuştuk.

Özlem EROL

-Türkiye'de hayvancılık faaliyetlerine orantılı olarak yem bitkilerinin ekimi ve verimi ne durumda?

Türkiye'de hayvan varlığına göre kaba yem üretimi son derece yetersiz durumda. Bununla birlikte, bu hayvanlar aç mı kalıyor diye bir soru da sormak lazım. Elbette hayır. Sanayi artıkları ile hasat harman artıklarının da hayvan beslemede kullanıldığını hesaplarsak aç kalmadığını rahatlıkla görebiliriz.
Hayvan beslemede yaşanan sıkıntıların başında kaba yem üretimindeki yetersizlikler geliyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bunun önüne geçmek için uzun süredir yem bitkileri yetiştiriciliğine dekar başına destekleme uyguluyor. Ancak desteklemelerde 10 dekar baremi uygulandığı için, özellikle küçük üreticilerimiz bu desteklemelerden yararlanamıyor. Bununla birlikte desteklemelerle yem bitkileri yetiştiriciliğinde önemli mesafe alınmıştır. Ancak, son yıllarda destekleme fiyatlarının düşmesi, yem bitkileri ekim alanında bir miktar düşüşe neden olmuş, ticaretinin gelişmesi, ot ve silaj fiyatlarının artmasıyla yeniden ekilişlerde kısmi artışlar meydana gelmiştir. 23 milyon hektar civarında olan işlenen tarım arazisinin yüzde 2'sinde gerçekleştirilen yem bitkileri yetiştiriciliği yüzde 7'ye yükselmiştir. Yaklaşık olarak 1.5 milyon hektar arazide, yonca başta olmak üzere, korunga, fiğ, silaj mısır ve sorgum ve sudanotu melezi yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yine kuru ot ve hasıl olarak kullanmak üzere yulaf, tritikale ve italyan çimi yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yem bitkileri ekim alanının yüzde 35'inde yonca, yüzde  32'inde fiğ, yüzde  21'inde silaj mısır, yüzde  9'unda korunga yüzde 3'ünde ise diğerleri yetiştirilmektedir. Kaliteli olarak niteleyebileceğimiz kuru ot üretimimiz 4 milyon ton civarındadır. Silaj üretimi ise 15 milyon tondur.

- Yem bitkileri talebi karşılıyor mu?
Yetiştiriciliği yapılan yem bitkileriyle mevcut hayvan varlığının kaba yem ihtiyacını karşılamak imkansızdır. Çayır ve meraların verimlerinin de düşüklüğü dikkate alınırsa, kuru ot ve silaj ihtiyacının yem bitkileri yetiştiriciliğiyle ancak yüzde 30-35'i karşılanmaktadır. Kaba yem açığı yüzde  60'ın üzerindedir.

- Açığı kapatmak için nasıl bir yol izlenmeli?
 Yem bitkilerine uygulanan desteklemelerde baremlerin kaldırılması ve desteklemelerin artırılması bu açığı kapatmada yararlı olabilir. Türkiye'de gerek sıfır faizli kredilerle, gerekse özkaynak kullanılarak yeni kurulan süt ve besi sığırcılığı işletme sayısında çok ciddi artışlar meydana geldi. 50 büyükbaş ve üzerinde hayvan varlığına sahip işletme sayısı 26 bin 500'e ulaştı. Bu işletmelerin önemli bir kısmı arazi sahibi olmadığı için, kuru ot, silaj ve saman ihtiyacını dışarıdan tedarik etmektedir. Dolayısıyla kaba yem ticareti hızla gelişmekte. Ancak, yetersizlik kaba yem fiyatlarını artırmış, yonca kuru otunun kilogramı 80 kuruşa, fiğ kuru otunun fiyatı 65 kuruşa, mısır silajının tonu ise 280 TL'ye kadar yükseldi. Hayvan yetiştiriciliğinde altlık olarak kullanılan samanın kilogramı ise 65 kuruşa yükseldi.

- Son dönemde devlet tarafından yetiştiriciye ithal saman verildiği açıklandı. Bu ithalata neden ihtiyaç duyuldu?

Türkiye'nin sap saman üretimi buğday ve arpa ağırlıklı olmak üzere 30 milyon ton civarında. 2011 sonbaharının kurak geçmesi 2012 yazında saman üretimini önemli ölçüde azalttı. Üretim 20 milyon tona kadar geriledi. Türkiye'nin yıllık saman tüketimi 15 milyon ton civarındadır. Ancak piyasaya ticari olarak çıkan saman miktarı az. Bundan 4-5 sene önce Trakya başta olmak üzere, bir çok bölgede arazi sahipleri samanı toplayana-balya yapana veriyordu tarla temizlensin diye. Bununla birlikte, yeni kurulan işletmeler saman ihtiyaçlarını piyasadan çekmeye başlayınca, samanın fiyatı birden yükseldi. Saman fiyatlarını artıran en önemli etkenlerden bir tanesi yükleme, indirme ve nakliye masraflarıdır. Tarlada bağlama dahil, balyası 3.5-5.0 TL'den alınan saman, balyası 1 TL'ye yükleniyor ve 2 TL'ye en yakın yere naklediliyor. Mesafe uzadıkça, balya başına 2 TL'den başlamak üzere 5 TL'ye kadar nakliye masrafı ekleniyor.
Saman ithalatını zorunlu hale getiren fiyatların fahiş sayılabilecek seviyelere yükselmesidir. Bu fiyat artışları çeltik samanının dahi toplanmasına neden oldu, çeltik samanı bir çok bölgede balyası 12 TL'ye alıcı buldu.
Devlet, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla saman ithal etti. Hayvancılık sektöründeki büyük işletmelerin ihtiyacını karşılamaya çalıştı. İthalatta daha çok fiyatları balanse etmek hedeflendi, ancak, çok başarılı olunamadı. Sadece fiyat artışları durdu, yüksek miktarlardaki ihtiyaçlar karşılandı.

- Yeni yem bitkileri ya da verimi artıracak yeni yöntemler üzerinde çalışılıyor mu?

Türkiye'de denenmeyen yem bitkisi türü oldukça az. Ziraat Fakülteleri, Araştırma Enstitüleri başta olmak üzere, tohumculuk şirketleri tarafından çok sayıda tür çeşidin denemesi yapılıyor ve verim potansiyeli olanlar için üretim izni alınarak dağıtımı sağlanıyor. Bütün bölgelerimizde hem sulu koşullarda, hem de kıraç koşullarda yazlık, kışlık, tek yıllık ve çok yıllık olarak yetiştirilebilecek tür ve çeşitler bulunmaktadır. Eskiden olduğu gibi tohumluk tedarikinde de çok fazla sıkıntı yaşanmamaktadır. Ancak desteklemelerin düşürülmesi, yem bitkileri yetiştiriciliğine eğitimi zayıflatmıştır. Kaliteli kuru ot ve silaj üretimiyle Türkiye'nin süt üretimini yüzde 30-40 artırmak mümkün olduğu gibi, maliyetleri daha da aşağılara düşürmek mümkündür. Kaynakların daha akıllıca kullanımı için yem bitkileri yetiştiriciliğini daha özendirmekte yarar vardır.

- Yem bitkileri ve tohumculuk alanında nasıl bir yol haritası izlenmelidir?

Yem bitkileri yetiştiriciliğinin özendirilmesinde, ticari kaba yem üretiminin gelişmesi önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte yem bitkileri tohumculuğunda bazı adımların atılması gerekmektedir. Silaj mısır tohumculuğunda herhangi bir sorun bulunmamakla birlikte, diğer yem bitkilerinde tohum tedarikinde sıkıntılar yaşanmaktadır. Hemen her bölgeye uygun, adi fiğ, Macar fiği, yonca, korunga, silaj sorgum, İtalyan çimi, sorgum ve sudanotu melezi, hayvan pancarı çeşitlerinin geliştirilmesi ve tohum üretiminin pratik hale getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'de yonca tohumluğu çok düşük düzeylerde üretilmektedir. Bu nedenle yonca tohumluğu fiyatları oldukça yüksektir. Benzer şekilde korunga tohumluğunda da sorunlar yaşanmaktadır. Adi fiğ ve Macar fiği tohumluğu çoğunlukla laboratuvar kontrollü olarak piyasaya verilmektedir. Sertifikalı üretim çok düşük düzeylerdedir.

Silaj sorgumla ilgili üniversitelerde ve araştırma enstitülerinde çok sayıda araştırma yapılmıştır. Tohumculuk şirketlerinin bu ürüne ait tohumculuğu geliştirmelerinde yarar vardır. Mısıra göre kurağa çok daha dayanıklı olan bu tür, silaj üretiminde önemli potansiyele sahiptir.

Kaba yem açığının kapatılmasında, yem bitkileri yetiştiriciliği yanında, tohumculuğunun da geliştirilmesi, desteklenmesi gerekmektedir. Bununla ilgili desteklemelerin kuru ot üretiminde uygulanan desteklemelerden daha yüksek tutulmasında yarar vardır. Özellikle yonca, korunga, fiğ türlerinde tohumluk üretimi yapan üreticilere dekar başına daha fazla destek verilmelidir.
Basından alıntıdır.Dünya Gıda Dergisi

Etiketler:kaba yem,kaba yem üretimi,kaba yem sıkıntısı


Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest Addthis
Online Alışveriş Hemen Ara